ŞAH
1989 Yılında Adana’da yaptığım çalışmalardan biridir. Rahmetli Ressam Ahmet Akata’yla resim üzerine yaptığımız felsefi mülahazalar sırasında yoğun olarak yağlı boya çalışmalar yapıyordum. Bu beraberliğimizde Ressam Mehmet Çekenoğlu’da vardı.
Bu girizgahı şundan bahsettim; O yıllarda Eski Eğitim Enstitüsü olarak devam eden okul Adana Fen Lisesi olarak açılmıştı ve bizler bir şekilde beraberdik. Resimlerle olan ünsiyetimiz edebi okumaların yanında sürüyordu. Bir yandan da YENİ SILA dergisini yayınlıyordum.
Elliyi aşan ilk çalışmalar diye de ifade edebileceğim bu türden çabalarıma hemen hemen her gün Ahmet Akata göz atıyor üzerinde düşüncelerini en rahat eleştirilerle ifade ediyordu. Bu resmi gördüğünde birden bire sanki irkilircesine bu resmi kim yaptı Recep Hoca diye sorduğunda bu defa ben korkarak hayırdır Ahmet Hocam neyi var resmin diye karşılık verince;
Lan oğlum bu resim senin hayatının şaheseridir. Son yapman gerekeni en önce yaptın. Bu resmi asla elinden çıkarmayacaksın. Bu benim sana vasiyetimdir demişti. Ben de öyle yaptım. Evimde en güzel yerde yerini almış durumda. Bu arada 50’den fazla yaptığım resimleri birilikte gözden geçirdik. Üç tanesini ayırıp gerisini yırtıp çöpe attım. Bundan Akata hocanın haberi yoktu.
“Şah” dememin şaheserle yakın teması var elbette. Soyutlama çabamı resme başladığım ilk zamanlardan bu yana değiştirmedim. Kendi düşünce evrenimden kelimelere hükmedemediğim zamanlarda renklerden kelimeler derleyerek tuvalde şiirler yazmayı sürdürdüm, sürdürüyorum…