Hoşgeldiniz

TWITTER FACEBOOK

GÜNLERİN İZİ – I (YENİ BASKI)

Ana Sayfa » KİTAPLAR » GÜNLERİN İZİ – I (YENİ BASKI)

 

 

GÜNLERİN İZİ – I (İLAVELİ YENİ BASKI 2020)

 

Aşk, kaybolmuş divanedir eski harabelerde.

Aşk sayıya sığmaz ölçüye gelmez sevgidir.

 

7 Ekim 2007

Yıllar öncesine rastlar not tutma alışkanlığım. Ortaokul sıralarında başladığımı hatırlıyorum. Neler yazdığımı pek hatırlamak istemesem de hatırladıklarım kuşkusuz sıradan şeylerdi. Yaşım gereği ne yazabilirdim, neler okuyabilirdim ki o yıllarda? Kitap bulmak bile mümkün olmazken konuşma ve yazı kelimelerim ne kadardır sizce? Günlük işlerini, problemlerini kaç kelimeyle konuşarak çözüyorsun? Sizin de çocukken öğretilen 100 kelime, 300 kelime, 500, 1000, 3000, 5000 kelimeleriniz oldu mu? Neden böyle bir öğretim ve eğitim sistemi oluşturulmadı?

Hala yok mu diyorsun?

Sahi kaç kelimelik hafızan var senin?

Heybendeki kelimelerin yeterli mi?

Çocukluk yıllarım, Türkiye’nin yoksulluk günlerinin alabildiğince yaşandığı günlerdir. Anadolu insanının yurt dışına kaçar-göçer bir şekilde gittiği yıllardır. Kimi önemsediğimiz yazarların, şairlerin ya da okuduğumuz kitaplardaki altı çizilmiş yerlerin tutanağıdır aslında “günlerin izi”. Bu türden notları hemen hemen herkes kendince tutar diye düşünürüm. İnsan tutmalı da. Geleceğe bırakılacak en önemli belge, vesikadır küçük günlükler, günceler, ara notlar ya da haşiyeler. Aslında geçmiş çağlardan bu yana notlar tutulmaktadır. Birçok bilge insanların özgün, telif eserlerinde, şairlerin divanları da, kimi tefsir, fıkıh ve hadis kitapları da gelenekselleşen haşiyeler, kitapların boşluklarında kendiliğinden oluşmuştur. Bir kitabın hemen içinde, yanı başında, sayfaların kenarlarına düşülen notlarla değişik tatları almamızı sağlarlar. Ne kadar özel ve kıymetlidir onlar okuyucular için. Önemsediklerinin yanında kızgınlıklarının, söyleyemediklerinin de notları bu defterlerde kendisini gösterir. Ne var ki, gidenlerin ardından ortaya çıkan bu gizli dosyalar, yazarlar dünyasının genel bir geleneğidir. İç içe girmiş öykülere rastlarsınız. Bazen, ansızın doluya tutulur gibi sizi titretir, dinamikleştirir.

Belki de üzerinde durulması gereken şeyin; küçüklükte anneler, babalar tarafından çocuklarının küçücük, minicik notlar tutmasına öncülük etmeleri gereğidir.

Ah kültürün temel taşı kelimeler ülkesi.

Bu bizim ülkemizde, coğrafyamızda gelenekselleşmiş olsaydı ne çok birikmiş bilge eserler bizi karşılar ve nicelerini yeniden yeni kuşaklarca yazılmasını da sağlardı. Bu öğretilebilmiş olsaydı sanırım insanların her birerlerinin özel tuttukları notları, ya da başkalarının da öğrenmelerini istedikleri önemli notları, özel defterlerine kayıtlara geçirirler, böylece kalıcılığını da sağlamış olurlardı. Bu durum ne geçmiş çağlarda yapılabildi ne de bugün yapılmaktadır. Kendi adıma bunu beceremedim. Onlarca okuduğum kitaplardan arda kalan çok fazla bir şey yok. Onlarca bilgenin bahçesinden meyveler, çiçekler topladım. Ne var ki şimdi bunların hiçbirisi yok. Belki de kaybettiklerimizin en önemli tarafları bunlar olsa gerek. Gerçi kazandıklarımızı harcamaya devam ediyoruz bu da işin başkaca bir boyutudur. Bütün bilgelere ve yol göstericilere kalbi şükranlarımız son nefesimize değin sürmelidir.

Sizler, sizden öncekileri hayırla anarsanız sizi de hayırla anan topluluklar olacaktır.

İşte bu not defterinin içine düşeceklerim birazda doğaçlama bir tarz ile hem kendimden, hem de bana ilham veren ustalardan oluşturmayı yeğledim.

Her birinize esenlikle merhaba efendim, hoş geldiniz, safalar getirdiniz.

 

İsminiz

 

E-Posta Adresiniz

Fikirlerinizi Bizimle Paylaşın